Pazar, Haziran 25, 2006

Rumuz : 'Sakarya Üniversitesi' - Erken mi olur ?

Ben, Sakarya Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü II.sınıf öğrencisiyim. Hepimizin bildiği gibi Fen Edebiyat okuyanların formasyon eğitiminden sonra öğretmen olacağı gibi bir düşüncesi vardır (ben de dahil). Fakat sonradan duyduklarım reklam ajanslarının metin yazarlığı bölümüne Reklamcılık bölümünden ziyade Fen Edebiyat'dan aldıkları yönündeydi. Bende de ortaokuldan beri reklam yazarlığına olan ilgimden dolayı kendimi bu yönde geliştirmek istiyorum. Fakat metin yazarlığı hakkında ufak bir bilgim yok (nasıl yapıldığına, geliştirildiğine dair vs...) Bazı sitelerde bu konu üzerine ders verildiği yazıyordu. Henüz hiçbirini aramadım. Size sorum bu yöndeki düşüncelerimin erken olup olmadığı. Örneğin, şu anda yaz tatilindeyim ve Ağustos'a kadar İstanbul'dayım. Eğer metin yazarlığı için stajerlik sözkonusuysa seve seve yaparım. Yani bu konuda bilgi edinip sonra stajerlik yaparak pekiştirsem mi? Ayrıca ilerde metin yazarı olduktan sonra (inşallah) reklamcılık sektörünün diğer alanlarında görev yapmak isteyeceğimi düşünüyorum. Örneğin; grafikerlik. Bu mesleği de araştırdığımda gördüm ki Macintosh, bu ortamda freehand gibi hiç bilmediğim programlara hakim olmak gerektiğini gördüm. Bu konuda da Macintosh öğrenebileceğim yerler varmış, bunu şu anda öğrensem bu da benim için çok mu erken olur, ya da bilgisizce hareket etmiş mi olurum? Size yazan bir kişiye bu konuda okuma materyali göndereceğinizi söylemişsiniz; beni bu konuda bilgilendirecek her konuda bilgiyi bana da gönderirseniz çok sevinirim. Bir sorum daha: İngilizce bu konuda büyük bir eksiklik mi? Şimdiden okuyup yardımcı olduğunuz için teşekkür ederim.

- - - - - -

Hmm ! Eskiden beri reklam yazarlığına ilgi duymuşsunuz, ama nasıl yapıldığına dair fikriniz yok... Nasıl ilgi duydunuz peki ? Reklamlar ilginiz çektiği için, onları düşünenler ilginizi çekti, o işi ben de yapsam diye mi düşündünüz acaba ? Her neyse, madem koskoca üniversite öğrencisi olmuşsunuz, Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde okuyorsunuz, insan gidip biraz kütüphanede veya İnternette araştırmaz mı ? Okulunuzda reklam bölümü varsa oradaki dersleri vs incelemez mi ? Önce ev ödevinizi biraz yapın ve konuyu herhangi bir alanda bilgi toplayan ve yazı hazırlayacak bir üniversiteli gibi araştırın. Mümkünse [yani alabiliyorsanız] diğer bölümlerden [varsa tabii] reklam dersleri almaya bakın. Stajı vs sonra düşünün.

Diğer bir konu, böyle bir bölümde okuyup, bu kadar kötü bir ifadeye sahip olmak. Eğer İnternette yazmaktan kaynaklanan bir dikkatsizlik varsa, dilerim öyledir, biraz daha özen gösterin. Yazdıklarınız göndermeden okuyun. Yazım ve anlatım hatalarını düzeltmeden yollamayın. Eğer daha kalıcı bir aksaklık varsa dilinizde, yazmanızda, bunlarla reklam yazarı olunamaz bilesiniz...

Grafiklik yapmak için o dalın eğitimini almak gerek. Sadece Macintosh ve/veya Freehand vs öğrenmekle olunmaz. Bunlara ilişkin bilgiyle sadece bilgisayar operatörü olunur, grafiker olunmaz.

Evet, İngilizce (veya bir başka yabancı dil) bırakın reklamcılığı, bugün artık bütün alanlar için bir eksiklik.

Cuma, Haziran 09, 2006

Rumuz : "Stajyer' - Nasıl kısaltırım

20 yaşında bir üniversite öğrencisiyim.Yaklaşık 2 senedir reklamcılık konusunda bilgi topluyorum. Amacım iyi bir reklam yazarı olmak.Bloglardan tutun da iş ilanlarına varana dek reklamcılıkla ilgili pek çok kaynağı inceliyorum.

Bir ajansın stajyer aranıyor ilanını görünce başvurdum ve kabul edildim. Ajans beni 3 ay boyunca deneyecek. Reklamcılıkla ilgili kitaplardan (en son Beni Seç'i okudum) öğrendiğim kadarıyla stajyerlik emek sömürüsü olarak görülüyor.
Bunu mülakatta da belirttiler zaten.

Benim üç adet sorum var:

İlk olarak ajansa kabul edilmem ve reklamcılık dünyasına girebilmem için neler yapmamı tavsiye edersiniz?

İkinci sorum ise 3 aylık staj süresi uzun mudur? Görüştüğüm yetkili üzerine basabasa bu üç aylık sürenin bir gün bile uzamayacağını üç ay sonunda bana ya seninle çalışmak istemiyoruz diyeceklerini ya da kimlik fotokopimi muhasebeye verip çalışmaya başlamamı isteyeceklerini söyledi. Ben bu üç aylık süreyi ne yaparsam kısaltırım? Nasıl ajansa kabulümü sağlayabalirim?

Son sorum ise reklamcılık konusunda MediCat yayınlarının birçok kitabını okumuş ve alt-orta seviyede İngilizce bilen birine hangi kitapları okumasını tavsiye edersiniz? (Bu arada ajansta ajansın geniş bir kütüphanesinin olduğu ve benim kendimi geliştirmem için bu kütüphaneyi mutlaka kullanmam gerektiği söylendi)


- - - - - - -

Hmm ! Yürek sızlatan şu malum durumlardan biri daha ! Canım kardeşim, güzel çocuğum, üniversite ikide okuyorsun ama yine de gençliğine ve deneyimsizliğine -hadi temiz kalpliliğine diyelim- kurban gidiyorsun sanki...

Yahu ‘stajyer aranıyor’ diye ilan mı olur ? Bir düşünsene ! Zaten adamlar da belirtmişler görüşmede, ‘bu ucuz işgücüdür’ diye... Ne ucuzu, sudan ucuz ! İnsafsızlar. Üç ay denemeymiş ! Üç ayın sonunda sana kararlarının bildireceklermiş. Ne denemesi, ne kararı ya ? Üniversite ikide okuyan birini, çalıştırarak deneyecekler, iyi mi değil mi diye görecekler ve işe mi alacaklar ? Pozisyon ne acaba ? Olsa olsa kalıcı stajyer kadrosuna (= köle) koyarlar. Hatta korkarım güzel bir kız olsaydın şansın belki daha bile yüksek olurdu.

Mesajında bir sürü Türkçe ve yazım hatası var. Hadi, stajyer olarak kabul edildiğin (veya bana yazdığın) için heyecandan elin titredi diyelim, kontrol etsene göndermeden önce ! Harf hatası = trafik kazası !

Sorularına nasıl baktığımı buraya kadar yazdıklarımdan çıkarmışsındır sanırım. Ama yine de ele alalım da, belki okuyanlara bir yararı olur :

1) Bir ajansa kabul edilmek için önce üniversiteni bitir. O zamana kadar çok oku, çok yaz. Yabancı dilini geliştir. Türkçeni geliştir. Ve en önemlisi, hayallere dalma, kimsenin seni kötü kullanmasına yol açma, izin verme !

2) Staj, adı üzerinde, stajdır : “Herhangi bir meslek edinecek olan kimsenin geçirdiği uygulamalı öğrenme dönemi- TDK” Öğrenme yani. Ne kadar öğrenirsen o kadar iyidir. Yeter ki öğren, yeter ki öğretsinler. Amaçları seni ve senin gibileri beleşine kullanmak olmasın. Tost almaya göndermesinler, fotokopi çektirmeye kullanmasınlar. Niyetleri iyiyse, 3 ay olabilir. Tost stajı ise, ertesi gün oradan kaçarsın, böylece stajı acayip kısaltmış olursun.

3) MediaCat kitaplarının çoğunu okuduysan, Reklamcılık Vakfının kitaplarını da oku. Stajına kabul edildiğin ajansın madem kütüphanesi var, kütüphaneden çıkma ! Ne varsa oku ! Notlar çıkar. (Ama bir uyarı : Ya kitapların çoğu İngilizce ise ne yapacaksın ?? MediaCat kitaplarıyla doluysa orası ne olacak ??)

Gerçekçi olalım !

Rumuz : 'Son kurşun' - Bu yaştan sonra...

Yolun yarısı yaşlarda bir sanat yönetmeniyim. Şu an bir ajansta çalışıyorum ama muhtemelen ay sonunda işsiz kalacağım. (Yeni müşteri yok, denemelerden de sonuç cikmiyor, gidişat da bunu 'gerektiriyor'.) Galiba beni bu satırlara iten de bu stresin yarattigi çaresizlik. Yoksa cesaretsizlik mi diyelim?

Sorum su: Bu yaşında hiç ödülü olmayan, hiç büyük ajansta çalışmamış, hiç fikirlerini ortaya koyabilecek geniş ufuklu müşterilere hizmet verememiş bir sanat yönetmeni bundan sonra gözünü nereye dikmeli? (Bu yaştan sonra?)

Daha mütevazi, küçük, butik bir ajansa mı, yoksa 'son bir kurşunum var, bunu iyi kullanmalıyım' mı demeli? Çünkü takdir edersiniz ki, hem yaşım, hem de yukarıda saydığım 'olumsuzluklar' beni oldukça düşündürüyor. Muhtemelen, cv'mi gönderdiğim insanlari da düşündürecektir.

- - - - - - - - -

Hmm !

35 yaş (?) ne ki ! Tam olgunlaşılacak, ustalaşılacak bir çağ. Azimle, inatla yola devam edilmeli öncelikle. İyi iş çıkarılabilecek, herhangi bir büyüklükteki bir ajansta, bu işe yeni başlayan birinin heyecanıyla göreve asılmalı !

İş örneklerinize baktım. Grafik duygusu, uygulamaların tıkış tıkış olmaması vb hoş. Gelgelelim, yayınlanmamış ve/veya spekülatif portfolyo işlerinden tırsmışımdır hep. Yayınlanmışlara itibar etmek kaçınılmaz bir ölçü ne yazık ki.

Dolayısıyla, size önerim şu : Birinci paragrafta önerdiğim üzere bir yerlere asılacaksanız, görüşmeyi başarırsanız, spekülatif bir portfolyo göstermek yerine, onların vereceği -kurmaca da olsa- bir brif için sınırlı bir zaman içinde çalışıp göstermeyi önerin. Bu kendine güvenen birinin yapacağı bir öneri olur ve aklı başında bir kreatif direktörü ya da patronu çok heyecanlandıracağı varsayılabilir.

Olup bitenlerden beni de haberdar edin. Başarılar dilerim.

Haluk Mesci

Not : 'Oldukça' ve 'mütevazi' sözcüklerini yanlış kullanmışsınız. Umarım anlattığınız bezginlikten veya İnternettendir. Oldukça yerine 'epey', mütevazi yani paralel değil, 'mütevazı' yani alçak gönüllü demek istiyorsunuz çoğu insan gibi...