Pazar, Mart 03, 2013

Rumuz: Jeoloji mühendisi adayı - "Bırakayım mı kaldığım yerde..."

Merhaba Sevgili Mesci,

Umarım iyisinizdir. İş ilanlarını gezerken ''Hmm !'' isimli bloğunuza rastladım ve ben de içinde bulunduğum boşluk, kararsızlık ve pes etme korkusuyla yazmaya, bir katrede olsa tavsiyelerinizi duymaya karar verdim. Ben 22 yaşında bir jeoloji mühendisi adayıyım. Reklam yazarlığı için ne kadar istekli olsam da ailemin baskılarına yenildim. Daha doğrusu yenilmiş gibi gözüktüm. Fakat daha sonra okulumun 5. senesine uzamasıyla çalışmam gerektiğine karar verdim. İşte o an benim için bir fırsat doğmuştu. Aileme, mezun olana kadar illa ki bir yerde çalışacağımı ve bu zamanda hiç olmassa istediğim alanda kendimi denemem konusunda onları ikna ettim. Çabalarımla bir ajansta metin yazarı olarak işe başladım çok cüzi bir miktarda. Ama 2. ayımda malesef çıkarıldım. Gene buldum gene çıkarıldım. Buna rağmen umudumu, inancımı hiç yitirmedim. Çünkü bu benim hayalimdi ya olucaktı ya olucaktı. Bunlar normal olan şeylerdi zannımca derken gerçekten içime sinen bir ajansa başladım. Her şey harika gidiyordu patronum, mesai arkadaşlarım, müşterilerimiz, çalışmalarım mükemmeldi. fakat bir gün işe geç kaldım diye beni işten çıkardı ve ben ne olduğunu bile anlayamadım. Şimdi iş arıyorum ama motivem sıfır. Çünkü hayatımda olumsuz her şey peş peşe geldi ve gerçekten yorulduğumu hissediyorum. ''22 yaşındasın daha dur'' diyeceksiniz belki ama yoruldum. Hayatımdaki her şey için bu kadar mücadele etmekten yoruldum. Ailem sırf ''ben demiştim'' demesin diye iş bulana kadar, akşama kadar sokakta parasız dolaşmalarım olsun, zorla bulabildiğim işi, aileme kabul ettirebilmeye çalışmak olsun, daha 1 ay olmadan işten çıkarıldığımı aileme açıklamaktan yoruldum. Şuanda öyle kritik bir yerdeyim ki sevgili Mesci, tabir-i caizse ''ya tamam ya devam'' diyeceğim. Yaklaşık 1 yıla yakın bir tecrübem oldu bile ama bende de heves kalmadı. Şimdi size soruyorum, ben ne yapayım ha? Bırakayım mı kaldığım yerde yoksa devam mı edeyim bu şekilde? Tavsiyenize ihtiyacım var. Umarım Haluk Mesci bu mailin altındadır:(

- - - - 

Hmm... Ve de Uhhh!

Neresinden tutayım acep yüreğimi birkaç noktadan burkan bu mesajın???

Herhalde bir yakınlık hissedip, saçlarımın da çoktan ağarmış olmasından güç alıp, "Sevgili Mesci" diye başlamışınız. İçtenliğe teşekkür ederim ama birbirini sıvazlayan çoğu köşe yazarlarının kendi aralarındaki tuhaf tarzın gazına gelip, hiç tanımadığınız birine yazdığınız mektuba böyle başlamayın bence. Yani Reklam Yazarı olmayı kafaya koyduysanız...

İş ilanlarını gezerken Hmm! bloguna nasıl rastladınız acaba, merak ettim. İnternet şaşırtıcı bir mayalı çöplük...

Hemen söyleyeyim, aileniz doğru düşünüyor sanki! Eğer bir yandan da pazarlamaya, iletişime, reklama, sosyolojiye, edebiyata, sinemaya, güzel sanatlara vb. meraklı değilseniz ve bu alanlarda raflar dolusu kitaplar tüketmemişseniz; yazmadan duramama gibi bir hastalığınız yoksa, aldığınız eğitimle reklam yazarı olmanız güç. Yani çok uğraşırsınız. Yıllar içinde belki öğrenirsiniz ama öğrenene kadar ne sizde motivasyon kalır (sizin yazdığınız gibi "motiveniz" değil yani, doğrusunu öğrenin) ne elde avuçta para olur. Saygın bir iş hayatınız ya olur ya olmaz. Hele yolun başında (ki sizde bir sürü işareti var bile) öyle saçma ve insanlık gururuna aykırı şeyler yaşarsınız ki, değil reklam yazmak, düşünecek enerji ve isteğiniz kalmaz.

22 yaşında mücade etmekten yorulmanız, gerçekten garip. Çünkü hayat zaten mücadele etmek üzerine kurulu.

Reklam yazarı olma tarafından söz ediyorsanız, mücadele etmek zorunda kalmanız hem eğitiminizin reklam işine yatkın veya uygun olmamasından kaynaklanıyor. Anlaşılan o ki, kendinizi işe zorla kabul ettirmişsiniz. "Bu kadar istediğine göre bir deneyelim" olmuşlar ve geç kalmanızı bahane edip sizi yollamışlar. 

Sizde bu işe yatkınlık olduğuna nereden karar verdiniz? 

Reklamları beğeniyor olmak bunları ben de yazarım dedirtmemeli insana. Çoğu zaman, o basit görünen reklamların ardında, inanılmaz çalışmalar, beceriler, kan ve ter ve göz yaşı yatar... O işler zaten çoğunlukla, sağlam ve oturmuş yapılı, reklam görüşü kadar işletmecilik anlayışı da çağdaş yerlerden çıkar. Oraların İK yönetimleri de 'geç kaldın hadi yallah' diye çıkarmaz stajyerleri. (Stajyerleri bazen kötüye kullanır ama onu da bu blogda çoğu zaman yazdım zaten...)

Türkçeniz de gördüğüm kadarıyla reklam yazarı olmaya yetmeyecek düzeyde özensiz. Örneğin, "şuan" diye bir sözcük yok Türkçede! Motivem diye bir sözcük yok! Cümlenin gelişinden gördüğüm kadarıyla, "katrede" diye yazılmaz söylemek istediğiniz, katre de diye yazılır. De ayrı olacak.

Size önerim, önce jeoloji eğitiminizi tamamlayın. Bir iş bulup çalışmaya bakın. Arada, reklama merakınızı bırakmayın. Kitaplar alın okuyun. Webde bile bir alay şey var, izleyin. Notlar çıkarın. 30 yaşınıza geldiğinizde hâlâ reklam yazarı olmak istiyorsanız, hiç değilse bu konuda bir şeyler çalışmış, Türkçesini ve yazı tarzını daha özenli kılmış biri olarak iş bakınırsınız.