Çarşamba, Temmuz 21, 2010

Rumuz: Ben - Nasıl ilanlar yapmalıyım?

Şu anda orta ölçekli bir reklam ajansında stajyer reklam yazarlığı yapıyorum. Sorunum ise, yazdığım ilanların ve bulduğum fikirlerin yaratıcı bulunmasına ve beğenilmesine rağmen uygulamaya geçmemesi ve müşterinin kolay yolu seçerek klasik ilanları (yaratıcılık içermeyen, mutlu aile tablosu vb. gibi fotoğraflar ile hazırlanan) tercih etmesi.

Bu durumda sorum şu: Yayınlanan ama "klasik" ilanlar mı hazırlamalıyım yoksa yayınlanmayan ama beğenilen yaratıcı çalışmalar mı yapmalıyım?

Bir sorum da şöyle: Şu an baş reklam yazarına bağlıyım ve yaptığım işleri ona gönderiyorum. Acaba işlerimin uygulanabilmesi için ve kendimi göstermek amacıyla yaptığım çalışmaları Creative Director'ümüze (aynı zamanda ajans başkanı kendisi)
iletmem daha mı doğru olur?

---

Hmm! Orta ölçekli demek... Stajyer reklam yazarlığı demek...

Genç dostum, (stajyer olduğunuza göre, genç olduğunuzu varsayıyorum) 'stajyer reklam yazarlığı' tamlaması ve garipliği size de batmıyor mu? 'Stajyer reklam yazarı' olarak çalışıyorum demek istiyorsunuz herhalde. 'Stajyer reklam yazarlığı yapmak' zaten kanser olmuş bu konunun, artık bir pozisyon hatta meslek haline gelmiş olduğunu gösteriyor bana! Bir kat daha üzülüyorum.

Ne kadar zamandır bu tuhaf durumdasınız? Umarım az bir süreden beridir. Çünkü staj ise zaten bir ay bilemediniz iki hadi üç ay olsun. Para alıyor musunuz? Bordroda mısınız? Bir bordroya imza atıyor musunuz? Atıyorsanız, aldığınız parayla imzaladığınız rakam aynı mı? Sosyal sigortanız var mı? Yok mu? Yemek paranızı veriyorlar mı? Bunlara 'hayır' cevabı verdiyseniz tamamen veya ağırlıklı olarak, içten tavsiyem o işyerini çalışma müdürlüğüne ihbar etmeniz. Ya da oradan aynen çıkmanız. Yazık size. Allah bilir nerelerde okumuşsunuzdur. Yabancı dil biliyor olabilirsiniz. Evli veya nişanlı olabilirsiniz. Orada tutunabilmek için cepten veya aileden para yemiyorsunuzdur umarım.

Neyse, sorularınıza gelelim.

Yapılması gereken şey, önce müşterinin ve ajans yönetiminin ısmarladığı işi yapmak, göstermektir. Amma, yanı sıra, 'bunu yaptım ama şöyle de yapılabilir' deyip ortaya koyabileceğiniz ve sizin kafanızdaki doğruları işleyen ek bir çalışma olmalı.

Yani, kafadan 'o iş öyle olmaz, yapılmaz' demek yerine, yapmak ve ne kadar kötü veya etkisiz olacağını, daha iyi bir çalışmayla göstermek akıllıca olur. Puan kazandırır. Sonuçta, kendi ısmarladıklarını seçebilirler ama birkaç işten sonra belki de imana gelirler. En azından iyi niyetinizi görürler. Bir gün, tamam şunu yapalım diyebilirler. Hâlâ oradaysanız (stajyer ve 43 yaşında olmadığınızı umarak söylüyorum) sizin de seveceğiniz işleriniz yayınlanabilir. Olmadı, basıp çıktığınızda, gittiğiniz görüşmelerde 'bakın bunlar yayınlandı ama bunları da çalışmıştım, daha iyidir' diyebileceğiniz bir dosyanız olur.

Hem, reklamveren her zaman kendi kafasının basacağı, kendi kültürünün yeteceği işlere peki der. Kafayı zorlamaz. Hayalgücünü işletmez. Risk almaz. Hele profesyonelse. Sadece 3 aylık veya yıllık satış sonuçlarına bakar. Patronu ne kadar pirim verecek veya fırça çekecek ona bakar...
:(

Ajans orta ölçekli ama hem kreatif direktör var hem baş yazar hem stajyer öyle mi? başka yazarlar da var mı baş yazarın altında yoksa bu zincir bu üçlüden mi ibaret? Neyse, madem bir baş yazara bağlısınız, onu atlayıp işleri patrona göndermek sevimsiz olur. Baş yazarla aranızı bozar, başınıza iş açar. Sen ki bir stajyersin, yani etajerden hallicesin, ne işin var beni atlayıp patrona doğrudan iş göndermeye deyip, sizi Çırak Stajyer Reklam Yazarı pozisyonuna tersterfi ettirebilir! Bunu istemeyiz değil mi?

Dikkatimi çekti, 'işleri gönderiyorum' diyorsunuz... Yüz yüze görüşmüyorsunuz mu demek bu? E-posta veya intranet üzerinden mi yolluyorsunuz çalışmaları? Olur mu!? Yüz yüze konuşmalısınız. Size niye öyle yapmayı istemediğini anlatmalı. Size yön vermeli. Size bir şeyler öğretmeli. Belki yanlış düşünüyorsunuz, bunu size anlatmalı.

Yoksa siz fanilerin alçak düzeyine inmeye tenezzül etmeyecek kadar ulvi, yoğun, vs vs mi baş reklam yazarı?

Yine dikkatimi çekti, 'bulduğum fikirlerin' diye bir laf etmişsiniz! Hangi okuldansınız bilmiyorum ama, size öğretmediler mi, 'fikir bulunmaz -çünkü kaybolmamıştır ki bulunsun- üretilir, düşünülür, geliştirilir vs vs. diye?

Başka sorularım da var: Oraya nasıl bir süreçle başvurdunuz? Niye oraya başvurdunuz? Sizinle kim görüştü? Sizi neden aldılar? Erkek misiniz yoksa kadın mı? Güzelce, akça pakça mısınız yani yüzünüze bakılır türden bir şey misiniz? Alırken ne söylediler? Reklam düşünmek ve yazmak dışında angaryalar da yaptırıyorlar mı? Tost söyle, gazete kes, patronun gömleklerini temizleyiciden al gibi... Sizden başka stajyer var mı? En eski stajyer ne kadarlık? Ay? Yıl?

Ah ah.