Pazar, Eylül 05, 2010

Rumuz: Jr - Ben reklam yazarıyım...Hayallerim, hayata yenilmeyecek!




Dönüm noktası...

Bir üniversite, 5 yıl ve son sene! Artık sona yaklaştığımı düşünüyorum ama umudumu nedense, deneyimli reklamcılar ve baskıcı çevre öldürmeye çalışıyor. Evet, tam 13 yaşın da karar verdim reklamcı olmaya, hatta ''reklam yazarı'' nedir bilmediğimden, fikir patlaması yaşayan ve çok eğlenen, hayalgücünü reklama aktaracak kişi olacaktım kendimce! Kazandım... Kimse söylemedi ama kazanmanın, deli gibi istemenin yetmediğini, ''tanıdık amcan yoksa işi alamazsın'' demediler ki! Yine de amcam olmadan çok şey başardığıma inandım, inanıyorum, inanacak mıyım bilmiyorum?

Kısaca, özetle, bir nefes kariyerimi anlatmalıyım herkese...

Kazandım fakat 4 yıl bir anda 5 yıla çıktı, olsun ingilizce bu eee reklamcılıkta olmazsa olmaz dedim ve hazırlık denilen, 1 yılın gerçekten bomboş geçtiği, üniversite yıllarımın eğlencesini uzatmaya yarayan bir döneme girdim.
Yeniyiz tabii, boş durmayayım dedim, içimde ki patlangaç heyecanı da yanıma alıp, fakültede ki hocaların yanına gittim.

- Boş durmak istemiyorum, staj yapabileceğim bir yer var mı? dedim. Şanslıydım, tam yok cevabını alnımın ortasına yerken, o sırada odada bulunan K... Tv. çalışanı bana ne kadar istediğimi anlatmamı söyledi, o anda ne saçmaladım ne dedim bilmiyorum ama K... Tv. nin reklam ajansında, derslerden sonra 3 ay gittiğim Müşteri İlişkileri kısmında staj yaptım. ( Hoş her şey karışıktı, metin yazarlığı yapan strateji de, strateji yapan müşteriyle temasa geçip oradan hop çekimlere gidebiliyordu) Yorgunluk, müşterilerle gerçekten ilgilenip koşuşturma, beyin akümü bitirmeye yetiyordu... Telefonla müşterilerden bir saat alıp görüşmeye gidip reklam vermesi için ikna ediyorduk. Hayır benim mesleğim, hayalim bu olamazdı, onca yıl bunun hayalini mi kurdum dedim ve korkunun da vermiş olduğu gazla, internete dalıp; ajansları, çalışanları, reklam yapım aşamasını, ödülleri... vb. araştırmaya başladım. Bugün sahip olduğum bu bilgilerin çoğunu o zaman öğrendim.

Daha sonra ajans işlerine, stajyerliğe ara verdim... Boş durmak mı? HAYIR, hem de kocaman bir hayır.
Web sitesi yaptım, arkadaşlarla bir kaç yarışmaya katıldık. Kısa bir film çektim, hiç umudum yoktu ama Jüri Özel Ödülünü aldı. Hala hayretler içindeyim, çünkü sadece eğlenmek ve kendimi her alanda geliştirmek için yaptığım bir uğraş, nasıl olur da ödüle layık görülürdü.

Derken, kaliteli ajanslardan biri olan, gerçekten çalışmayı çok istediğim Frög tarafından ilk staj görüşmeme çağırıldım. Nereden tahmin edebilirdim ki, hatırladıkça gülme krizine gireceğim bir hüsran görüşmesi olacağını.
2. sınıftaydım. Çok heyecanlıydım. Ama, kitap yazarsam başarısızlığım olarak anacağım bir enstantane yaşamaktan öteye gidemedim. Şimdi iyi ki de yaşamışım diyorum. Deneyim böyle olur. Dialoğu aynen paylaşıyorum.

FRÖG - Müşteri Temsilcisi olarak staj yapmak ister misin?

Ben - Aslında metin yazarlığı istiyorum fakat oraya ulaşmak için alttan başlayabilirim. (ders 1 - Müşteri Temsilcisi, Metin Yazarından aşağı bir konumda değildir.)

FRÖG - ..........? Hangi dersleri seviyorsun? Neden?

Ah Ben - Bütün dersleri seviyorum, Reklamcılık dersini daha fazla çünkü hocamız Gamze hoca!
( Bak ya cevaba bak, heyecan böyle bir şey işte, o sırada beynimden şu geçiyor aslında, bütün derslerden nefret ediyorum, bu ne biçim soru? Ben buna çalışmamıştım ama...) Burada ki ders 2'yi söylememe gerek yoktur umarım!
Klasik biz seni arayacağız diyerek yolcu edildim, ellerim bomboş, kariyerim çırılçıplak olarak geri döndüm.

Bir süre sonra... 3. sınıf olduğumu, artık vaktin geldiğini anladım, nefesimi tuttum ve hiç umudum yokken, bir yolculuk ertesi, hala otobüsteyken telefonum çaldı! İnanamadım, ama inanmalıydım, Tbwa diyordu ses, ben şoktan inanamamış bir daha tekrarlatmıştım çok iyi hatırlıyorum. Bir gün önce cv bir yana sadece ajansın sitesinden İk'ya saçma sapan bir başvuru yapmıştım, tanıdığım da yoktu, nasıl olabilirdi? Prodüksiyon da staj yapmam isteniyordu, reklam yazarlığına ulaşmak için bir basamak diye düşündüm ( merak etmeyin bu sefer Frög ile yaptığım görüşmede ki saçmalığı yaparak dışımdan seslendirmedim bunu ), tabi ki de hayır diyemezdim, pardon! O zaman heyecandan ayaklarım titrerken nereden bilebilirdim ki o titreyen ayakların staja giderken geri geri atacağını... ''Kış stajyeri'' diye bir lakap var bence, o da şu:

-Sen bir halt değilsin, sadece sana ihtiyacımız var, aslında yok, kim çağırdı seni? Neyse para vermeyeceğiz, burada jr. olarak başlayabileceğini de aklından bile geçireyim deme!

Yaşadım, biliyorum! Çok şey öğrendim orada, ajansların nasıl bir halde olduğunu, kimseye güvenilmeyeceğini, stajyersen yesen de yemesen de sen bir hiç'sin... Gerçekten iyi fikirlerin olabilir ama orada onların sözü geçer, senin fikrin müşteriye gitmez. Her şeyine rağmen seviyordum ben bu mesleği, beni koparamadılar, silemediler! (Gerçi daha belli değil) Bir süre sonra bitti stajım, karışık durumlardan dolayı bitme sebebini es geçeceğim...

Artık her reklamcı adayının geçireceği buhran dönemine girmiştim, üretim durmuştu bende! Fikir kabızlığı, diyorum ben buna. Ne yapıp etmeli, reklam yazarı olarak staj yapmalıydım başka yolu yoktu, ya reklam yazarı stajyeri ya da elveda reklamcılık merhaba devlet memurluğu... Ben memur olamam hayır yazarken bile içim gıcıklanıyor, yüzümü asarak işimi yapamam... Günler geçiyor, geçiyor,  geçiyor... Ben hala maillerime cevap alamıyordum, bir yandan maillerim gitmiyor, maillerimin ulaştığı 3-5 ajansta cevap vermiyordu. Yaza kesin staj bulmalıydım, bu benim kariyerim için önemli bir adım olacaktı. Tekrar aynı adreslere başka mail adresleriyle cv'mi yolladım. Cevap yok. Sonra karar verdim telefonla arayacaktım,  evet tek tek hepsini! Neden beni çağırmıyorlardı öğrenmeliydim. Aradım...

İlk ki, stajyer alımlarımız bitti dedi. ( Şaşırtan şu ki adını vermeyeyim aynı ajans 1 ay önce stajyer alımlarımız daha başlamamıştır, diye cevap atmıştı.) Devam et Jr, diğerleri ise, başka mail adresi vererek beni olmadık yerlere yönlendirdi. Bir tanesi ise ''Tamam sen yazın bizde staj yapacaksın'' dedi. Küçük bir ajanstı ama olsun en azından boşta kalmayacaktım, yine de içimde büyük bir mutluluk yoktu. Garantilemiştim kendimi, rahattım.

Bilmiyorum neden bir kaç gün sonra o ajansa mail atmak ve kendimi kesinkes garantilemek istedim. İyi ki de yapmışım... Ajansın verdiği cevabı duyunca, sektöre bayan olmama rağmen hiç duymadığım küfürleri bile istemsiz bir şekilde beynimden geçirdim. (Aslında biraz isteyerek!) Şöyle diyorlardı,

-Aslında Jr. sen 3 ay bizde staj yapacaktın, karar verilmişti fakat burada ki stajyer arkadaşlardan biri devam etmeye karar verdi o yüzden seni alamayacağız kusura bakma. Hayatta başarılar.

Yok çekinmeyin, siz de ediniz küfür! Bu yazıyı okuyan arkamdan gelen arkadaşlarıma minik bir tavsiye, garanti diye bir şey yok bu meslekte unutmayın! Bitti dedim, artık yazın garsonluk falan yaparım para kazanır vaktimi öyle geçiririm diye düşünürken, Ring, ring, ring! Telefon çalıyor, ben uyuyorum, telefona baktım, İstanbul'dan arayan bir numara, nedense çok sevindim,  hemen zıpladım ve Alo... Evet istediğim, beklediğim, hayal ettiğim telefon, Lowe istanbul. Aylık stajyer alan, böylece bir çok insana staj yapma imkanı sunan Lowe, beni haziran ayında hemde reklam yazarlığına çağırıyordu, evet dedim evet istiyorum. Sesimi hep isteksizmişim gibi yapmayı denesemde olmuyor n'apabilirim.

Çok harika, muhteşem, gerçekten aile ajansı olan bir yerde, beni reklam yazarı yapan bir staj yaptım. Bitmemesini istediğim, stajyerlere babacan bir tavırla yardım eden, toplantılara girdiğimiz, dur ya ben reklamcıyım artık dediğim Lowe, seninle her zaman çalışmak isterim... Bazıları tabii ki olmazsa olmaz çekilmez insanlardı, ama yine de sunum bile yapmıştık... Hatta kreatif ekipte yer aldığım bir ilanım bile gazete de yayınlanmıştı. Durun, durun... Bomba komik bir olayı anlatayım. Sunum günü: Stajyerler 1 ay üzerinde çalıştıkları markalara reklam kampanyası hazırlar, bunun üzerine çalışır ve son gün ajans başkanından tutun da ajansın kedisine kadar herkes onları izler. Her zaman ki gibi heyecan kurbanı ben başrolde... Herkes toplanmıştır ve ajans başkanını beklemektedir. Ajans başkanı Nesteren Hanım toplantı salonuna gelir ve girişte bizim ekibe dönerek,

-Çocuklar markanız nedir?

Ben - MALGİDA!

Markamız neydi söyleyeyim, Algida Max! Gülmeyin ama...Tamam kopabilirsiniz, gerçekten feciyim! (Şanslıyım ki stajyer arkadaşlarımdan başka kimse duymamıştı.) Neyse bu stajdan aldığım gaz beni tutamazdı. Haziran sonrası için başka bir ajansı ayarlamak Lowe'dan sonra zor olamazdı. Sınıf arkadaşlarımın da olduğu Bed and Breakfast ile görüşme yapmıştım Lowe'da başlamadan önce onlarda beni temmuz için çağırmışlardı. Yine güvenmedim, Lowe bitmeye yakın garantilemek istiyorum ya ben, aradım ajansı...

''-Merhaba, Jr. ya kusura bakma, seni staja alan kişi işten çıktı, o görüşmüştü senle hemde burada stajyer çok, yer yok, üstelik sana burası küçük gelir, o yüzden seni alamıyoruz.'' dedi. Şok, şok, şok... ''Bu profesyonelliğe sığar mı?'' dan bir girdim, her şeyi söyledim ve sonra iyi ki de orada staj yapmadım. Yani soruyorum size, benle görüşen kişi benim ne tanıdığım ne torpilim, benim şansıma onla görüşme yapmam benim kurban edilmeme sebep olabilir mi?

Sonuçta, İstanbul'daydım... Yurtta kalıyordum, ve bir umut, işten çıkan Art Director'un bir ajansta tekrar işe başlarsa beni yanına alacağını öğrendim. Onunla ilgili olmamasına rağmen bu hatayı düzelteceğini söyledi bana, ufacık bir umut doğdu bende ama sektör için! Bekledim, ailem bir yandan boş duruyorsam eve gelmemi diretirken bir yandan bende yurtta her yere acil staj yeri mailleri atıyordum... Yok.

Bu sefer olmadı, kuyruğumu kıstıra kıstıra maceraya bir süreliğine Mardin'e giderek ara verdim.

Şimdi hala Mardin'deyim, 20 eylül'de dönüş yapacağım. Bu sırada çok şanslıyım ki 2 ajans aradı yarın görüşmeye gel dediler, haliyle uçak biletimi almıştım, bu sefer kafa dinlemeye ve yüksek lisans için çalışmaya karar verdim.
Ama duracak değilim, dönüşte bir kaç ajansla görüşerek, işe başlamalıyım.

Çok fazla ayrıntıya girmesem de, 22 yaşımda kariyer maceram şimdilik bu kadar. Artık iş arıyorum, Jr. Reklam Yazarı olmak için... Kulağa hoş geliyor... JR.

-------------

Hmmm!

Gücenmeyin ama, deveye boynun eğri demişler, nerem doğru ki demiş misali, baştan aşağı yanlışlarla dolu anlattığınız "reklam sektörüne girmeye çalışan genç mezun" öyküsü.

- Özünde yanlışlar var: Staj kurumu, stajyerlik adı altındaki köle pazarı, buna razı olan ve olmaya devam eden köleler ile onların bu durumdan kurtulmak için gösterebilecekleri kişisel çabaların neredeyse hiçbirini göstermemeleri. Bunlarla ilgili olarak, bu blogda defalarca yazdım. Tekrar etmeyeceğim. Ama şunu söyleyeyim, ajansların beleş personel bulmak için sürdürdüğü bu çıkarcı tavrı aşağılık buluyorum ve kınıyorum. Öğrencilerini bu konuda uyarmayan, yetiştirmeyen; stajı zorunlu kılan okulları da dar görüşlülük ve aldırmazlıkları, aymazlıkları için kınıyorum.

- Yazınızda yanlışlar var: Gördüm dediği yanlışları düzeltmesi ve mesajını tekrar göndermesi için şans verdiğim ilk kişisiniz.  Buna karşın sürüyor yanlışlarınız. Patlangoç-patlangaç dışında neleri gördünüz de düzelttiniz bilmiyorum ve dönüp bakmayacağım ama eklemeden geçmeyeceğim; "yanlışlarımı gördüm" diyen mesajınızın başlığında "DÜZETME" yazıyordu! L harfi uçmuştu. Dikkat dağınıklığı, özellikle reklam yazarlığında öldürücüdür. Bir yandan iş ararken, bir yandan Türkçe Dilbilgisini ve Yazım Kurallarını tekrar çalışın. Hem bunları bilsek bile, hepimizin zaman zaman açıp tazelemesi gerekiyor. 

Yanlışlarınızın önemlilerini çabucak özetlersek,

- "13 yaşın da" değil, "13 yaşında" olacak.


- "Yine de amcam olmadan çok şey başardığıma inandım, inanıyorum, inanacak mıyım bilmiyorum?" derken, yanılmıyorsam sonda ? işareti gerekmiyor. (En kolay bkz. www.tdk.gov.tr, Yazım Kılavuzu, Noktalama İşaretleri.)

- "içimde ki" değil, "içimdeki" olacak.

- "...fakültede ki hocaların yanına gittim." değil, "...fakültedeki..." olacak.

- "( Hoş her şey karışıktı, metin yazarlığı yapan strateji de, strateji yapan müşteriyle temasa geçip oradan hop çekimlere gidebiliyordu) cümleniz düşük. "...metin yazarlığı yapan strateji de..." nereye bağlanıyor örneğin? Noktalama işaretleri, Yay ayraçtan sonraki boşluk vb. hep özensiz.

- "hiç'sin" değil, "hiçsin" olacak.

- "maillerimin ulaştığı 3-5 ajansta cevap vermiyordu." değil "...ajans da..." olacak.

- "İlk ki, stajyer alımlarımız bitti dedi." değil, "İlki..." olacak. 

- Türkçede, telefonlar "ring ring ring" diye çalmıyor! İngilizcede belki.

- "Ajansın verdiği cevabı duyunca, sektöre bayan olmama rağmen hiç duymadığım küfürleri bile istemsiz bir şekilde beynimden geçirdim" cümlenizi tekrar okuyun bakın, "sektöre bayan olmak" ve "buna rağmen bazı küfürleri hiç duymamak" gibi bir anlam çıkıyor. 

- Benzer bir çarpıklık "Bu yazıyı okuyan arkamdan gelen arkadaşlarıma minik bir tavsiye, garanti diye bir şey yok bu meslekte unutmayın!" cümlesinde var: Yazıyı okuyan arkanız mı? O arkanızdan arkadaşlarınız mı geliyor?

- "Şimdi hala Mardin'deyim, 20 eylül'de dönüş yapacağım." cümlesinde geçen "dönüş yapmak" yerine, "döneceğim" demelisiniz. Türkçede "dönüş yapmak" diye bir fiil yok.

- Son olarak, sizin üzerinizden herkese soylüyor olayım, tek olduğu için, "İnternet" özel isim sayılıyor ve büyük harf İ ile yazılıyor.

 "Kariyer kariyer" dediğiniz şeyi, oturup tekrar düşünün hele. Bir yerlere girmeye çalışırken, staj adı altında yaşanmış çarpıklıklar var sadece. Ne pahasına olursa olsun bir yere gireyim de sonrasına bakarım çabalarınızı bırakın. Siz mesleki bilgiyle ve kişisel özenle dolu, saygın bir biçimde hazır olmadıkça ve kamikaze tarzı başvurularınızı sürdürdükçe, kendine ajans diyen her düzen o yakındığınız tavırlarını sürdürecektir. Örneğin reklamcılık ve ilgili diğer konularda neler okuyorsunuz kendinizi yetiştirmek için? Okuyorsanız, niye oralardaki yazı ve yazıma dikkat etmiyorsunuz? Heyecan iyi ama mesleki dikkat ve özen de çok önemli. Yanlışlarla dolu bir mesaj veya CV'nin ne kadar itici olduğunu size anlatamam. Okuyan kişinin kendisi de çoğu kez o yanlışları yapsa bile, iş başvurusunda gördükleri gözüne batacaktır.

Okumuyorsanız, pek bir diyeceğim kalmıyor aslında... 

Yazmadan, yazdığınızı düşünmeye koyulmadan önce, okuyun. Tekrar okuyun.

Not: Adınızı geçirmişsiniz yazıda. Onu, TV istasyonunun adını ve benzeri bir iki şeyi değiştirdim, çıkardım vs. 

Çarşamba, Eylül 01, 2010

Rumuz: Amatör - Vs.

Ben 39 yasında amatör olmaya çalışan bir reklam uğraşanıyım.


4 yıldır çeşitli metinler yazmaktayım. Birkaç uluslararası şirkete, sloganlarımdan örnekler yolladım. Hiçbirinden geri dönüş olmadı. Ancak, bir iki sloganımı rötuşlu olarak kullandıklarını düşünmekteyim. Örn; ekmek firması için ' Tost Kalalım ' sloganımı, bir ajansa yolladıktan bir süre sonra, ' ... ile dost' olarak anafikrinin kullanıldığını, bütün ekmek poşetlerinde görmeye başladım. Oysa, daha önce ekmek poşetlerinde hiç bir slogan kullanılmamaktaydı. Bu şekilde yine örnekler var, ama uzatmayacağım.


Lise mezunuyum, kısa bir süre, 2 yıl gibi, konservatuar eğitimim olsa da tamamlanamadı maalesef. 5 yıl çeşitli barlarda çıktım.


Sloganlarla başlayan amatör çalışmalarım, kampanya, görsel, tv reklam metni haline de hayalimde dönüşmekteler. Karakaplı bir defterimde herşey yazılı ve bu defterle Uğur Çakır'a gittim, sanırım kendisi de, çalıştığı, sektörün en önemli firmalarından birinden ayrılmak üzere olduğu için bu görüşme yapılabildi; ve beğendiği satırları işaretlerken, sektör hakkında az da olsa bilgi ve görüşlerini paylaştı. 'Taşıması Bedava Konut ' projesi başlıklı, banka veya müteahhit firmalara yönelik fikrimi not ederek ayrıldı, yeniden bir görüşme ise bir daha yapılamadı.


Sadece slogan yazmanın yeterli olmayacağını da biliyorum. Ama bir yerlerden başlamalıyım.


Mailime, yazılarınızdan, yorumlarınızdan dolayı size duyduğum, hissettiğim, güven ve sevgiyle örnekler ekledim. Hem yol göstermeniz, hem de teselli etmeniz için :-)


Sloganlar;


-Muhabbeti Açar ( Çilingir Rakı - Kampanyaya bile dönüşebilecek bir slogan, çilingir sofralarının kurulması gibi )
-Bakımlı olmak iyidir, insana güven verir ( Havayolu Şirketi - tv reklamı senaryosu da var )
-Rakım ( Yükseklik Tabelası görseliyle, rakı reklamı )
-Bindiğiniz gibi değil ( Otomobil )
-Yediğim en güzel nane ( şeker-ciklet )
-Acı başlar tatlı Bitter ( Çikolata )
-PS : I love You ( Play Station )
-Hayaller bazen el değiştirir ( 2. el lüks otomobil )
-Duş İşleri ( Duşakabin )
-Efsanelerde değil eczanelerde ( Prezervatif )
-İlkbahar Yaz Sonbahar Jeep ( 4 mevsim görseliyle jeep reklamı )
-Gerçek biran... ( Bira içilen bir masa resmi kullanılarak )
-Yaz saati uygulaması ( Saat reklamı, Swatch mesela, rengarenk dizilmiş halde )
-Nescafee Mucho ( Dalida - bessame mucho yorumuyla )
-Give me the Nike ( George Benson - give me the night - dolunay üzerinde nike amblemiyle )
-Önce ayağınıza dokunur sonra hayatınıza... ( Spor ayakkabı markası )
-Dereden tepeden konuştuk biraz..( jeep )
-İki dil bilir ( Jeep - yarı kirli bir jeep görseliyle )
-Bazıları için gece , 2. bir gündür ( Viski, gece bar görüntüsü )
-Onu seven 'Uno' sever. ( Uno ekmek )


Vs....

---------

Hmm! Dışarıdan reklamlar, sloganlar yazıp ajanslara yollayan kişilere bir de siz katılmışınız demek...

Üzerinize alınmayın isterseniz ama, ta baştan şunu söyleyeyim:

Reklam ajanslarını bozan üç kaynak varsa, onlar,

- Ajanslara girmek için her şeyi yapmaya hazır ve razı (dolayısıyla ajanslara salak gibi beleş iş gücü sunan) yeni mezunlar

- Reklam ajanslarının gelirini sonsuza dek kırpan medya ve reklamveren (veya reklamveren ve medya)

- Dışarıdan slogan, reklam filmi vs. yazıp gönderen, sonra da fikrim çalındı diye yaygara koparan amatörler.

Buradan defalarca yazdım, çeşitli mesleki yayınlarda belirttim, REKLAM İŞİ, BİRİLERİNİN BİR YERLERDE OTURUP VEYA İSTİHAREYE YATIP, FİKİRLER YUMURTLAMASIYLA YÜRÜMÜYOR.

Bu işin arkasında, reklamverenin kendi içinde veya reklam ajansıyla birlikte çalışıp mutabık kaldığı bir stratejik yön var. Bunun ifade edildiği, ölçülebilir hedeflere bağlandığı; etkelenmesi istenen hedef kitlelerin, kurumsal veya markaya ilişkin olmazsa olmazların, araştırma sonuçlarının işaret ettiği önemli noktaların, zamanlamanın, bütçenin vs. belirtildiği bir brif belgesi var. O markanın daha önceki kampanyalarının o güne getirdiği platform, slogan, tarz, ses tonu var.

Bana yazılarımdan vs. güven duyup emanet ettiğinizi incelikle - ustalıkla belirttiğiniz örnek sloganlarınıza bakınca gördüğüm genel nitelik, "harf değiştirmeyle, orijinal sözcüğe veya kavrama sesce yakın sözcükler elde edilmesi; ürün veya hizmet bağlamında kalmayı çoğu kez başaran, ironik bir yapı". Hemen hepsinde bu tarz hakim.

Ama dediğim gibi, iş sadece, tumturaklı veya çağrışımlı manidar cümleler icat etmekle bitmiyor, başlamıyor.

Dolayısıyla, yazdıklarınızın herhangi bir reklam kampanyasında kullanılması, ya müthiş bir raslantıyla markanın iletişim ihtiyacına denk gelme gerektirecektir ya da kullanan ajansın (dolayısıyla da kreatif direktörün) her nedense bir yerlerde tıkanıp kaldığına, kendiliğinden gelen bir armağana (!) sarıldığına işaret edecektir. Bu ikinci şık, bazen, ajansın veya kreatif direktörün üçkağıtçılığının bir gereği de olabilir.

Kullanıldığını gördüğünüz 'tost kalalım' sloganınıza gelince, hatırladığım kadarıyla, daha 90'lı yıllarda KLAN'da UNO için yaptığımız bir basın reklamda kullanılmıştı sanki.

Örnek sloganlarınızı sadece bir şeye işaret sayabilirim: Yazıyı, mekanik yapısı ve değişebilirliği içinde görebiliyor, düşünebiliyorsunuz. Bu da sizde, geliştirilmek ve disiplin içinde yani brif uyarınca kullanılır hale getirilmek kaydıyla, yazar malzemesi olduğunun ipucu olabilir.

Ancak...

* Yazım hatalarınız var. (Hepimizin olabiliyor ama dönüp dönüp kontrol etmelisiniz, yanlışlarınızı öğrenmeli, yazılarınızı düzeltmelisiniz. Hele bir e-posta gönderiyorsanız...)

Örnek: 'Herşey' laneti. Galiba 'everything' karşılığı gibi düşünülüp birlikte yazılır hale gelen bu sözcük -ki böyle bir sözcük yok- aslında 'her şey' diye ayrı yazılıyor.

Örnek: 'Biran' laneti. Böyle bir sözcük yok! Doğrusu 'bir an' (gençler bunun bir de 'şuan' biçimini seviyor ve kullanıyor.) 'Bira' ile örtüşsün diye böyle yazdığınızı söylemeyin bana lütfen.

* Türkçe hatalarınız var.

Örnek: 'Geri dönüş olmadı'. Yine çeviri bir lanet. Hem bakın, 'geri dönülmedi' bile dememişsiniz, bir de 'olmak' eklemişsiniz.

Örnek: 'En önemli firmalarından'. 'En' diyorsak, tek olması gerekiyor. Sizin demek istediğiniz 'önemli firmalarından'...

* Dikkatinizi odaklamanız gerek.

Örnek: 'Nescafee'. Tek e ile yazılmıyor mu? Bunu gönderseniz, ajans veya reklamveren, 'Hadi canım sen de, daha markamızı bile doğru yazamıyor' demez mi?


Son olarak, sorayım: 'Amatör olmaya çalışan reklam uğraşanı' ne demek?


Reklamcı olmaya amatörce uğraşıyorum mu? 
Reklamla amatörce uğraşıyorum mu?
Ne?


Hayatın zorluklarla dolu olduğunu, geçimin kazanılmasını gerektiğini biliyorum tabii ama, ne yazık ki reklamcılık da amatörce yapılamıyor. (Aslına bakarsanız galiba artık profesyonelce bile yapılamıyor ama neyse.) Size diyeceğim şu: Eğer bu işi gerçekten yapmak istiyorsanız, hariçten gazel atmaya çalışmayı bırakın ve bir yere girmeye bakın. Ama, bu da, sadece yazı dili becerisiyle de olmuyor artık. İletişim, pazarlama, medya vb. bilgisi gerektiyor. Ve sakın ha, ebedi stajyer kadrosuna razı olmayın.


Vs.


İlginize teşekkür ederim.