Pazartesi, Temmuz 18, 2011

Rumuz - GSSG: "Benim de hayallerim var."

Bilkent Üniversitesinden mezun olduktan sonra, şansının da biraz yardımıyla kendini bir sağlık iletişimi ajansında reklam yazarı olarak bulmuş, 23 yaşında bir gencim. İşe başladığım ajansta yaklaşık bir yıldır bu işi yapmaktayım ve her genç reklamcı gibi benim de hayallerim var.

”Hayallerim var” dediysem de yanlış anlaşılmasın, desteksiz atmıyorum. Ayaklarımı yere basıyor, mevcut işimde edinebildiğim kadar tecrübe edinmeye çalışıyor ve her zaman yapabildiğimin en iyisini yapmaya gayret gösteriyorum. Elimden geldiğince reklamcılık (özellikle reklam yazarlığı) ile ilgili kitaplar okuyor, yapılan reklamları bir reklam yazarı gözüyle inceleyerek her birinden kendime dersler çıkarmaya çalışıyorum.

Ve hayallerim... Muhtemelen benim durumumdaki çoğu insandan çok da farklı olmayarak büyük bir reklam ajansında önce reklam yazarlığı ve tabii ki sonunda da kreatif direktörlük yapmak istiyorum. Durmuyorum, yılmıyorum, hayallerimin peşinden koşuyorum ve bir gün gerçek olacaklarına inanıyorum.

Benim size sormak istediğim şey de bu hayallerimi gerçekleştirmek için çok okumak ve yazmak haricinde neler yapabileceğim. Sonuçta her sektörde olduğu gibi reklam sektöründe de çevre edinmenin önemli olduğunu düşünüyorum. Mesela bu çevreleri nasıl edinebilirim? Ve tabii ki benim aklıma gelmeyen veya bilmediğim başka konular hakkında bana ne gibi tavsiyeleriniz olur? Değerli bilgilerinizle ufak da olsa beni aydınlatabilirseniz çok mutlu olurum.

Ayrıca küçüklüğünden beri Türkçe yazım kuralları konusunda takıntılı biri olarak dil bilgisine göstermiş olduğunuz haklı özeni de takdir ettiğimi belirtmek isterim.

- - - -

Hmm... Birkaç yılda bir gelen, Türkçesi temiz, belli ki kafası açık birinden bir mektup. Keşke bunlar daha çok olsa.

Dostum, size yazabileceğim fazla bir şey yok aslında. Doğru yoldasınız; devam edin. Yaşınız, bu sektörde başlamak için belki de ideal yaş.

Paranızı zamanında veriyor, sigortanızı yapıyorlarsa, sizi insan olarak hoş tutuyorlarsa bir kere çalıştığınız yeri de kutlarım. Onları sevin, en iyi işlerinizi orada yapacaksınız. Bir düzeltme yapmalıyım: Sağlık iletişimi' bence yanlış bir şey. İletişim iletişimdir. Söyleneni anlıyorum tabii, sağlık konulu veya sağlık konularına yoğunlaşan şirketlerin, ürünlerin pazarlama iletişimi demenin kısası ama giderek küçümseyici veya önemini törpüleyici bir 'below-the-line ilaç işi' türünden bir etikete dönüşüyor ki yazık. Belki normal tüketici ürün ve hizmet reklamlarından daha bile önemli aslında yapılan iş. Ucunda sağlık var. Sağlıklı yaşam var. Yine de...

Hayallerinize gelince, şimdi bulunduğunuz noktadan büyük bir ajansta kreatif direktörlüğe geçmek o kadar da zor olmamalı. Ama zamanlamayı iyi ayarlamalısınız. Şimdiki ajansınızda deneyim edinmeye ve belki de sağlık iletişimi ödülleri kazanmaya yetecek kadar kalmalısınız ama daha uzun kalırsanız üzerinize geçecek kalıbı öldür allah kıramazsınız konvansiyonel ajanslara başvurduğunuzda...
Sıkı bir takvim yapın kendinize, her şeyi orada hedeflere bağlayın ve bütün mesleki seyrinizi buna göre yürütün. Askerliğinizi yaptınız mı? Yapacak mısınız? Yapmadıysanız ne zaman yapacağınız da önemli. Ya bir an önce yapıp gelmelisiniz, ya da dediiğim ödülleri - deneyimi kazanıp öyle gitmelisiniz.

İngilizcenizin -veya bir yabancı dilinizin- iyi olduğunu varsayıyorum. Öyleyse, sakın kaybetmeyin, sürekli kullanmaya bakın. Okuyun, yazın, konuşun. Değilse, mutlaka ilerletmeye bakın. Türkçenin feriştahı olsanız, yabancı diliniz -tercihen İngilizce ne yazık ki- yoksa, bir yere varamazsınız kreatif direktör olarak. Bazı mesleki kitapların e-book versiyonları pekala satın alınabiliyor. Olmadı, www.scribd.com sitesinde dolaşın...

Çevreleri nasıl edineceğinizi sormuşsunuz. Size standart reçeteyi önerebilirim: Sektörel etkinliklere, eğitimlere katılın. Açılışlara gidin. Törenlere gidin. Bir sürü insan tanıyın. Mümkünse, Reklamcılar Derneğine katılın ve aktif olun. Onlarla çalışmalar yapın, gönüllü olun. İnsan tanıyın.

Ya da, diğer yöne gidin: Öyle şeyler yapın ki, çevreler sizi edinsin!

Sektörel yayınlarda yayınlanmak üzere yazılar yazıp onlara gönderin. Blog tutun ama ciddi olsun, zırtapos 'aman da ne kadar yaratıcıyım, taaa blogun isminden ve içeriğinden başlıyor yaratıcılığım' tuzaklarına düşmeyin. Ciddi konularda, adam gibi düşünce üretin. Elinizden geliyorsa, belli bir kitabı çevirin tanınan bir yayınevi için. Mesleki bir kitap olsun tabii ki. Bir hobiniz varsa, ona ilişkin birtakım sergiler vs. açacak kadar aktif olun.

Ve, tabii, hazır olduğunuzda iş ilanlarına yazın. Nasıl ve neyle başvurduğunuzu çok ama çok dikkatli hazırlayın. Sıradan bir CV ile değil, size yakışacak bir şeyle başvurun.

Bu sene ilki yapılan Portfolio Night'a katılın, kreatif direktörlerle tanışın, portfolyonuzu görsünler.

Ara sıra bana yazın. Yazmaya devam edin.

Sevgiler. Başarılar.

Haluk Mesci