Pazartesi, Eylül 26, 2005

Rumuz 'Araladım kapıyı' : Ajanslara sütten çıkma kaşık olarak mı gitmeli ?

"Derdim var"da daha önce yer verdiğiniz arkadaşlardan biriyim, "derdim" de aşağı yukarı aynı :

Temiz temiz okuluma gittim, büyük hayaller kurarak bir çok kitap okudum, okul kütüphanesinden dergiler çaldım, birkaç yarışmaya bile katıldım. Yaşım müsaitti, İnternet'i kullandım; akşam üstü Londra'da çıkan reklamı, yatsıdan evvel İstanbul'dan izledim. Velhasıl-ı kelam, bir gün bilgisayar başında "Ben bu ilana ne yazacam ulan!" diye düşüneceğim günler için hazırlığımı yaptım.

Sonra bir gün dersimize siz, evet efendim Haluk Mesci olarak siz, geldiniz ve ellerinde senaryolarıyla bekleşen bizlere: "Hepiniz reklamcı olmak zorunda değilsiniz, ancak hepiniz en azından bilinçli birer reklam izleyicisi olacaksınız" yollu bir laf ettiniz.

Şimdi size sormak isterim; bir reklam ajansına başvururken 3 yıl bir başka alanda deneyim kazanmış olmak mı yeğdir, yoksa sütten çıkmış ak kaşık olarak gitmek mi? Ayrıca bu "Muteber ajanslar" meselesi nedir? Hangi ajanslarımız bu payeye sahiptirler?

Vereceğiniz cevabın; reklamcılığa merak duyan, ancak hasbelkader bir başka işe bulaşmış bir çok arkadaşımı ajansların kapısına dayanmaya teşvik edebileceğini eminim farketmişsinizdir.

Not: Ben, bankacılık değil İnternet işleriyle uğraştım, editörlük ve metin yazarlığı yaptım. Ancak sorum kişisel değildir. Kitleleri peşimden sürüklemek niyetindeyim. : )

- - - - - - - - - - - - -


Hmm ! Dertler niye hep birbirine benziyor acaba ? Internette bir yerde dertleşiyoruz diye hep gençler yazıyor ondan mı ? Sadece gençlerin derdi mi var ? Her neyse, uzatmayalım, yazalım bakalım...

Dersinizde ettiğimi hatırladığınız lafı hep “Hepiniz reklamcı olmasanız bile reklam konusudna bilinçli birer tüketici olursunuz” biçiminde ederim. (Mektubunuzun geri kalan bölümüne bağlamamışsınız, buraya niye aldığınızı bilemedim pek.)

‘Muteber ajans’ lafı, İngilizcedeki ‘recognized agency’ yani ‘yeterliği meslek birliği tarafından tanınmış veya kabul edilmiş’ anlamında kullanılıyor. Aslında, eskiden tam hizmet ajansı olmayı gerektiriyordu : Yaratıcı bölüm, strateji hizmetleri, araştırma, medya vb aranıyordu. Şimdilerde ise biraz yumuşamış durumda. Sözü geçen ‘tam hizmet’ koşullarına uymayan bir ‘butik ajans’ da başka bazı koşullara uygun olması durumunda mesleki birliğe kabul edilebiliyor. Dolayısıyla da daha çok, güvenilirlik, deneyim kazanacak kadar yaşamış olmak, ticari olarak oturmuşluk yani kalıcılık bakılıyor. ‘Hangi ajanslar bu payeye sahiptir’ sorusunun cevabı, genel olarak, Reklamcılar Derneğine üye ajanslar oluyor. Başkanları veya sahipleri Dernekle sürtüşmeye girmiş o yüzden üyelikten çıkmış ajanslar da var ve bunlar, mesleki [veya bazen etik] uyumsuzluk dışında pek ala ‘yeterlik’ sahibi yerler.

Üç yıl başka bir alanda deneyim kazanmış birini ben olsaydım tercih ederdim doğrusu. Örneğin, kazandığı deneyime göre, müşteri temsilcisi veya stratejik eleman olarak veya reklam yazarı olarak işe alabilirdim. Ama şimdilerde reklam ajansları ya deneyimsiz insan almaya ve onları yetiştirmek için zaman ve emek harcamaya pek yanaşmıyorlar. Genellikle, sadece reklam alanında deneyim arıyorlar. Bu da giderek, bence, ‘içeriden evlenme’ hatasına dönüşüyor. Reklamcı tayfasında defolar / sakatlıklar yerleşiyor.

Sizin özel durumunuzda, herhalde, ‘reklam yazarlığı’ için başvuru söz konusu olsa gerek. Editörlük ve metin yazarlığı deneyiminiz, aklı başında bir ajansta kabul görebilir. Yalnız allah aşkına pc’lerde standart hale gelmiş olan CV kalıplarında yazmayın başvuru mektubunuzu. Yazı yazmış, yazan ve reklam yazarı olmayı kafaya koymuş birinin yazıyla aşkını-ilişkisini gösterecek biçimde, özende, farklılıkta yazın.

Başarılar dilerim.